Bakanlığımız Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 01.06.1999 gün ve B.16.0.AMG.0.10.00.02/713.1/006483 sayılı yazılarıyla izin verilen Kuzey Troas – Parion Yüzey Araştırmaları’nın 1999 sezonu çalışmaları, 01-13 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çanakkale ili Biga ve Çan ilçelerini kapsayan bu yılki araştırmalarda, önceki yıl topoğrafik haritaya işlenen yerleşimlere, antik kaynaklarda adı geçen yenilerinin eklenebilmesi temel amaç olarak belirlenmiştir. Çalışma programı çerçevesinde, 01.08.1999 günü Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nde toplanılmış, ardından Biga ilçesine hareket edilmiştir.
BİGA İLÇE MERKEZİ: Önceki yıl yürütülen çalışmalar Parion’da (Kemer) yoğunlaştırıldığı için, bugünkü Biga İlçesi’nin yerleşim alanı altında kaldığını düşündüğümüz Pagae antik kentinin kalıntılarının araştırılması sonraya bırakılmıştı. Bu yüzden çalışmalara ilk olarak “Hastane Tepesi” diye adlandırılan, ilçe merkezinin ortasındaki yükseltinin gözden geçirilmesiyle başlandı. Yüzeyde herhangi bir bulguya rastlanamaması sonucu, eski Biga evlerinin yoğun olduğu, bu tepenin eteğindeki mahallenin gezilmesine başlandı. İlk olarak İ.S. 15.yy’da yapılmış olan Biga Ulu Camii’nin ana giriş kapısının önündeki merdivenlerde devşirme olarak kullanılmış mimari bloklara rastlandı. Tamamı iri grenli beyaz mermer olan bloklardan biri (120x19x33cm.) üzerinde, beş harfi okunabilen bir yazıt bulunmaktadır. Üzerinde giyoş ve dil-yaprak bezemelerinin bulunduğu buradaki diğer devşirme malzemelere iki yuvarlak sütun tamburu da eklenebilir. Caminin haziresindeki Osmanlı Dönemi mermerden iki kadın mezar taşı da burada anılmalıdır. Biga İlçesi’ndeki bir başka antik kalıntı ise, aynı mahalledeki çeşmenin ön cephe duvarına yerleştirilmiş, geometrik ve bitkisel süslemeler içeren mermer levhadır.
KOCAGÜR: Biga’nın 11 km. kuzeyindeki Kocagür Köyü’nde yapılan çalışmalarda, köy camii girişinde merdiven basamağı olarak kullanılan, üzerinde beş harfi okunabilen bir yazıt bulunan, triglif ve metoplara bölünmüş, mermer mimari blok (196x15cm.) burada karşılaşılan ilk antik malzeme olmuştur. Köy meydanında, bazalt monolith sütun ve içi sonradan oyularak çeşme yalağı haline getirilmiş, kum taşından basit bir stel belirlenmiştir. Köyün kuzey-batısındaki tarlalar arasında, bugün üzerinde su deposunun bulunduğu bir tümülüs (?) tespit edilmiştir. Köyün kuzeyine düşen bir tarlada, kanal açma çalışması sırasında ortaya çıkan pişmiş toprak su künkleri, horosan harçlı duvar parçası ile çok sayıdaki kırmızı renkli tuğla parçası, buradaki bir geç dönem yapısına işaret etmektedir. Aynı tarlanın sahibi Adem YILDIZOĞLU’nun evinin önünde tarladan getirildiği söylenen mermer mimari parçalar arasında, ikiz ante başlığı (55x26x23cm.), muhtemelen aynı başlığın monolith gövde bloğu (14x24cm.); bir dor sütun başlığı (32x21cm.) ve oldukça tahrip olmuş bir korinth sütun başlığı tespit edilmiştir.
ÇAKIRLI: Çakırlı köyünün merkezinde herhangi bir antik kalıntıya rabtlanamamasına karşın, Aksaz Mevkii’nde yolun 1km. doğusunda, moloz taş ve harçla yapılmış 70 cm. duvar genişliğine sahip, 7×4.5m. ölçülerinde, doğu tarafında bir apsisin yer aldığı, muhtemelen Bizans Dönemi’ne ait olan bir Şapel belirlenmiştir.
KARAHAMZALAR: Biga’ya 21 km. mesafedeki Çakırlı’nın güneyinde yer alan Karahamzalar Köyü’ndeki araştırmalarda, caminin avlu duvarı dışında, Kemer’den (=Parion) getirildiği söylenen ‘tabula anzata’lı bir lahit ön yüzü parçası (195x50cm.) avlu duvarının köşesinde aynı lahtin arka yüzünün bir parçası; yolun karşısında da diğer parçası, toprakla örtülü olarak bulundu. Köy sakinlerinden Ehliman SAKALLI’nın eski evinin köşesinde, duvar içine yerleştirilmiş yazıtlı blok (25x62cm.) Ali FEDAKAR’ın evinin önünde iki parça Bizans Dönemi sütun başlığı (28x10cm.) ve Hidayet KARGI’nın Beyobası Mevkii’nden getirdiğini söylediği, dışta 1.5, içte 3 cm. kanal derinliğine sahip yarı-işli bir şarap/zeytinyağı (?) işliği (68x48cm.) tespit edildi. Aynı köyde cami avlusunun kuzey-doğu köşesinde, mermer bir ion sütununun 44 cm. çaplı taban tamburunun oturak olarak kullanıldığı belirlendi. Vahdettin KÜÇÜK’ün evinin avlu köşesi dışında, üzerinde beş satır yazıt bulunan mermer bir blok (50x26x33cm.) bulundu. Ayrıca Karahamzalar ve Karapürçek Köyleri’ni birbirine bağlayan yol üzerinde, Tepetarla ve Darıtarla mevkiindeki arazide yapılan araştırmalarda ise yüzeyde çok sayıda tuğla ve kaba seramik kırığı ile sivri dipli amfora kulp ve dip parçaları belirlendi.
ESKİ BALIKLI: Eski Balıklı Köyü’nde köyün girişindeki çeşme yalağında kullanılmış, üzerinde çiçek-rozetlere asılı girlandlar ve girland üstü boşluklarda oinohoe bulunan, mermer arşitrav bloğu parçası (210x17cm.) ve bir evin duvarına yerleştirilmiş mermer yazıt parçası (34x31cm.) tespit edildi.
ALTIKULAÇ: Araştırma sahası sınırında yer alan Çan-Altıkulaç Çingenetepe Tümülüsü de gezildi. Daha önce yapılmış bir kaçak kazının ardandan Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nin gerçekleştirdiği kurtarma kazısında, temeli sarı kum taşı, üst kesimi yerli andezit taşından yapılmış, 3.78 m. çaplı bir mezar odası ve tümülüs yüzeyine yakın düzeyde Bizans Çağı Mezarları tespit edilmiştir. Tümülüsteki lahit yaklaşık 500 m. uzakta, kırık bir halde ele geçmiş ve müzede koruma altına alınmıştır. Atlı bir Pers Beyi’nin ormanda domuz ve geyik avını anlatan ön yüz; atlı bir Pers’li savaşçının yaya bir Grek’liyi öldürdüğü sahnenin anlatıldığı I. yan yüz figürlerine dayanarak lahitin, İ.Ö. 400 civarına tarihlenebilecek Greko-Pers stili bir işçilik yansıttığı söylenebilir. Müzenin gerçekleştirdiği kazı sırasında farklı seviyelerde ele geçen çok sayıdaki lahit parçasından tümülüsün, çok eskiden de soyulmuş olduğu anlaşılmaktadır.
GÜMÜŞÇAY: Biga’ya 6 km. mesafedeki Gümüşçay Beldesi ve yakın çevresinde sürdürülen incelemelerde, beldenin girişindeki Biga Caddesi kenarında, alt ve üst tablaları dışa taşıntılı bir postament blok (125x60x55cm.) üzerinde, bir kısmı aşınarak tahrip olmuş üç satırlık yazıt tespit edilmiştir. Cumhuriyet Caddesi’nde bir kahvehanenin köşesinde duvar içinde kullanılmış oldukça aşınmış durumda, üzerinde lesbos-kyma, ionik-kyma ve antemiondan oluşmuş bezeme kuşakları yer alan mermer mimari blok (56×50) ve Gümüşçay Avcılar Kulübü önünde, taban çapı 38 cm. yüksekliği 50 cm. olan bir korinth sütun başlığı belirlenmiştir. Bunlardan başka, Biga-Karabiga yolunun 3.km.’sinde, yolun sağında kalan Biga Çayı (=Eski Granikos) üzerinde, antik kaynakların da bahsettiği bugün yalnız kemer ayakları korunan İskender Köprüsü’nün kalıntılarının tespiti yapılmıştır .
BEKİRLİ: Bekirli Köyü’nde belirlenen en önemli eserler arasında, ince grenli beyaz mermer korinth başlığı (58x61cm.) başta gelmektedir. Bir evin dış duvarı dibindeki attik-efes tipli iki mermer sütun altlığı (40x38x20, 65x24cm.) ve bir başka evin girişinde, ahşap direk kaidesi olarak zemine yerleştirilmiş, görünen kısmında dil-yaprak bezeme olan mermer mimari blok (75cm.) ile Parion’a uzanan su şebekesinde kullanıldığını düşündüğümüz mermer su künklerinden iki tanesi, gerek malzeme ve gerekse işçilik yönünden çok kaliteli parçalar olarak gözükmektedir. Aynı köyde, bir başka evin duvarında yapı taşı olarak kullanılmış, üç satır yazıt içeren, iri grenli grimsi beyaz mermer bir blok (31x15cm.) belgelenmiştir. Halil İbrahim BABACANOĞLU’nun evinin avlusunda, torus kısmı defne yaprağı bezeli attik-efes tipli beyaz mermerden yapılmış bir sütun altlığı (50x21cm.) ve dil-yaprak bezeli bir başka mermer mimari blok (97x27cm.) tespit edilmiştir. Ayrıca köy camii’nin haziresinde Osmanlıca yazılmış bir yapı (?) kitabesiyle, bir de mezar taşı bulunmaktadır.
AYITDERE: Biga’nın 24 km. kuzey-batısındaki Ayıtdere Köyü, Fındık Kayası Mevkii’ndeki çeşmenin yanında grimsi beyaz mermerden yarı-işli lahit ön yüzü (235x100x10cm.) yer almaktadır. Köy evlerinden birinin bahçesinde, üzerinde üç satır yazıt bulunan ve dar yüzlerinden birinde kenger-yaprak bezemeleri arasına “Haç” yerleştirilmiş, Bizans Dönemi’ne ait dikdörtgen bir konsol başlığı (85x56x31cm.) tespit edilmiştir. Köy meydanındaki attik-efes tipli yarım ante altlığı ile Bekirli Köyü’nde bulunan künklerin bir benzeri Ayıtdere’deki diğer arkeolojik malzemelerdir. Ayrıca Ayıtdere Köyü’nün kuzey-batısında, bügünkü Boncuklu Plajı yolunun 115 m. rakımlı bir tepe üstü geçidinde, önceden kaçak kazıcılar tarafından açılmış iki mezar tespit edilmiştir. Etrafı taşla örülmüş sandık-mezar’larda bulunan üç adet unguentarium parçası Geç Hellenistik-Erken Roma Çağlarına işaret etmektedir.
KEMER (= PARİON): Biga’nın kuzey çevre köylerindeki buluntuların önemli bir kısmının Kemer’den götürüldüğü gerçeği, Parion’un yeniden ayrıntılı olarak gezilmesi gereğini zorunlu kılmıştır. Kemer Köyü’ndeki araştırmalarda, Kartal Yuvası Mevkii’nin doğusundaki tarlada bulunan mermer lahit ön yüzü parçası (94x82cm.) önceki yıl ki çalışmamızdan sonra ortaya çıkmış olmalıdır. Yüzeyindeki harç izlerinden devşirme malzeme olarak yakınlardaki bir yapıda daha geç dönemlerde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Aynı tarlada (56x23cm.) ve su deposunun bulunduğu tarlada (73x39cm.) üzerinde iki dübel deliği bulunan pedestal bloklar tespit edilmiştir. Kemer Köyü’nün kuzey-batı, antik kentin ise güney-batısında yer alan eski limanda yürütülen çalışmalarda ise, Bizans Dönemi’nde sahilde yapılan duvarların içerisinde çok sayıda devşirme malzemenin kullanılmış olduğu görülmüştür. Denize doğru uzanan köşegen kule biçimindeki iki yapıdan birinin duvarında gri monolith sütun ile köşeli sütun başlığına rastlanmıştır. Aynı yerde, üzerine iki delik açılmış, benzerlerini deniz ticaretiyle ilişkili olarak Bodrum Müzesi’nde gördüğümüz “taş çapa” ve denize uzanan duvarın dibinde, yüzeyden 2.50 m. derinde, Roma Çağı’na ait bir pitos-mezar kalıntısının yeri belirlenmiştir . Mezarda bulunan çok sayıda cam parçası, mezara konulmuş bir kaba ait olmalıydı. Mezarın biraz kuzeyinde, yarısı deniz tarafından aşındırılmış, 45 cm. duvar kalınlığına sahip, 80 cm. çaplı bir kuyu yer almaktadır. Önceki yılki çalışmalarımızda, tapınak olabileceği düşünülen alanda, köylülerin su şebekesi inşası için 1999 yılı içinde derin bir kanal kazdıkları tespit edilmiştir. Bu kanalın incelenmesi sırasında rastlanan üç adet taş-mezarda çeşitli iskelet parçaları, seramik kırıkları ve cam bilezik parçaları bulundu. Seramiklerin çeşitliliği ve basit mezar yapısından, bunların Geç Dönem (Geç Antik Çağ – Bizans?) gömüsü olabilecekleri sonucuna varıldı.Parion’un kuzey batı sahilindeki denize bakan yamaçta tespit edilen büyük blok taşlardan yapılmış duvar temeli, bu bölümdeki şehir surlarına ait olmalıydı. Buradan kuzeye doğru ilerlendiğinde varılan Uzundere Mevkii’nde (Parion’un yaklaşık 1 km. kuzey-doğusu) bir kısmı deniz tarafından aşındırılmış, devşirme malzemelerin de kullanıldığı bir duvar ve birkaç mezar kalıntısına ulaşıldı. Uzundere’deki piknik alanında, kuyunun başında yer alan, Parion’un kuzeye bakan yamacından getirildiği söylenen ve devşirme malzeme olarak (olasılıkla bir Bizans yapısında) kullanılmış, beyaz mermerden dor düzenli alınlıklı bir mezar stelinin üst yarısı (39x35x10, kabartma yüksekliği 3cm.) bulunarak Kemer Köyü Muhtarlığı’na intikali sağlandı. Aynı bölgeden getirildiği söylenen bir başka devşirme eser ise (47x46cm.), özgün yapılı mermer bir korinth başlığıdır . Parion’da ele geçen küçük buluntulara gelince; bunların başında kentin güney batı kesimindeki tarlalardan birinde bulduğumuz kartal kabartmalı bir kandil parçası ve terrakotta insan figürinine ait bir bacak parçası ile bir başka kandil parçası gelmektedir. Hellenistik Dönem’in sonlarına işaret eden bu buluntulardan başka kentin kuzey-batısında denize bakan yamaçta oluşmuş kesitten toplanan, ince cidarlı parlak ve mat siyah renkli sırla kaplı seramik parçaları arasında, yukarı kıvrık kuyruğu seçilebilen bir panter (?) figürünün arka yarısı, siyah figür tekniğiyle yapılmış olmasıyla önem arz etmektedir. Bir dokuma tezgahı ağırlığı ve dudak kenarına iki delik açılmış bir kap parçası dışında, parlak sarı ve krem renkte sırlanmış geç dönem seramik parçaları ve kabartma yaprak bezeli iki seramik parçası ile yaprak bezemeli diğer ikisinden de burada söz etmek gerekir. Bu seramik parçaları içinde kırmızı figür tekniğiyle yapılmış, değişik yapraklarla süslü olanlar ve polikrom bezenmiş iki örnek dikkat çekmektedir.
LAPSEKİ: Biga’nın yaklaşık 40 km. batısında yer alan Lapseki İlçesi’ndeki çalışmalarda, ilçe merkezindeki Osmanlı kervansarayında birçok antik malzemenin devşirme olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bunlar arasında bugün başlık olarak kullanılan attik-efes tipli sütun altlığı ve toplamı bir düzineden fazla monolith dor, ion ve korinth sütunu başta gelmektedir. Çevredeki antik kentlerden devşirilen çok sayıdaki mermer bloğun da kervansarayın yapımı sırasında yeniden işlendiği ve antik özelliklerini kaybettiği düşünülmektedir.
Yukarıda ayrıntılı olarak sunulan buluntular arasında, envanter değeri taşıyanların yanında, birçok etüdlük malzemenin de varlığı izlenmektedir. Çoğunluğu mimari parçalardan oluşan eserlerin, araziden taşınarak köy evlerinin yapımında kullanıldığı gözlenmiştir. Bölgedeki buluntu yoğunluğu, daha çok antik merkezler çevresinde toplanmaktadır. Özellikle Parion’a yaklaşıldıkça buluntu sayısı ve kalitesinin artması, bu kentin bölgedeki diğer antik merkezlerden farklı bir yere sahip olduğunun göstergesidir. Kent merkezindeki buluntuların niteliği ve niceliği de dikkate alındığında, bu ayrıcalık daha da belirginleşmektedir. Ancak gerek köylülerin bilinçsizce yaptığı kazıların ve yeni yapılanmanın verdiği tahribat ve gerekse önceki yıl köy içerisinde görülen etüdlük malzemelerin dahi bu yıl bulunamaması, Parion’un her geçen gün antik dokusunu biraz daha kaybettiğini göstermektedir. Parion’un bir an önce sahiplenilmesi ve sakladığı tarihsel ve arkeolojik değerlerin tümü elden gitmeden, burada yapılacak bilimsel kazılarla ortaya çıkarılıp Anadolu Arkeolojisi’ne kazandırılması gerektiği gerçeği gün gibi ortadayken; yaptığımız kazı başvurusu, “2000 yılı kazı programının yoğunluğu” gerekçesiyle olumsuz karşılanmıştır. Önümüzdeki yıllarda Bakanlığımızın izin ve desteğiyle bu misyonu yüklenme azim ve kararlılığında olduğumuzu bildirir, saygılar sunarız.